Türkiye nüfusunun yaklaşık %
7’si şeker hastasıdır. Şeker hastalığı “diyabet” (ya da
tıptaki adıyla Diabetes Mellitus), vücudumuzda insülin
hormonunun hiç üretilememesine, vücudun ihtiyacını
karşılayacak kadar üretilememesi, ya da üretilen insülinin
yeterince etki gösterememesine bağlı olarak ortaya çıkar.
İnsülin pankreas denilen
midemizin arkasında yeralan bir organımızdan kan dolaşımına
verilir. Normalde vücuda yemeklerle aldığımız besinler
parçalanarak, vücudun başlıca yakıtı olan şekere
dönüştürülür ve kan dolaşımına geçerek kan şekerini
yükseltir. Kan şekeri yükselmesi de pankreastan insülinin
kana geçmesini arttırır. İnsülinde kanda dolaşan şekerin
vücudumuzdaki hücrelere alınarak kullanılmasını ve
vücudumuzun ihtiyacı olan enerjinin üretilmesini sağlar.
Şeker hastalığında yediğimiz
besinlerle aldığımız ana enerji kaynağı olan şekeri
vücudumuz insülin eksikliği nedeniyle yeterince kullanamaz.
Şeker kan dolaşımında kalarak kan şekerini yükseltir.
Vücudumuz ise şeker denizi içinde yüzerken (insülin
eksikliği nedeniyle kullanamadığı için) şekersizlikten,
enerji üretmek için yağları ve kasları yakar. Çünkü şekeri
kullanması için gerekli anahtar olan insülin eksiktir.
Şeker
Hastalığı tanısı için:
Aşağıdakilerden en az bir
tanesi varsa şeker hastalığı (Diabetes Mellitus) teşhisi
konulur.
·
Açlık plazma
kan şekeri 126mg/dl veya üzerinde ise,
·
Herhangi bir
saatte bakılan plazma kan şekeri 200mg/dl veya daha fazla ve
beraberinde çok su içme, çok idrara çıkma veya açıklanamayan
kilo kaybı varsa,
·
75 gr. Glukoz
içerek yapılan şeker yüklemesinden iki saat sonra kan şekeri
200 mg/dl veya daha fazla ise.
Türkiye de bir çok
laboratuarda kan şekeri tam kan veya serumda
çalışılmaktadır. Bu metodla şeker ölçüldüğünde plazma
ölçüsüne göre daha düşük çıkar. Yani açlık kan şekeriniz
110mg/dl den fazla ise şekeriniz yüksek demektir.
Başlıca iki tip şeker hastalığı vardır.
Tip 1
(Diabetes Mellitus):
Pankreasta insülin üreten
hücrelerin harap edilmesi ile ortaya çıkar. Çoğunlukla
vücudumuzun kendi savunma sistemi tarafından insülin üreten
hücreler harap edilir. Bunun neticesinde vücutta insülin
üretilemez. İnsülin olmadığı için şeker enerji üretiminde
kullanılamaz. İnsülin olmadığı sürece kan şekeri yüksek
kalır. Tip 1 diayabeti olan hastalarda pankreastan kana
insülin verilmesini arttıran şeker düşürücü hapların hiç bir
etkisi olmayacaktır. Tip 1 diyabetin tedavisinde vücutta
eksik olan insülin hormonunu dışarıdan yerine koymak
gerekir. İnsülin ağızdan alındığında mide-barsak
sistemimizde sindirilip etkisiz hale getirileceğinden
ağızdan verilemez. Ancak cilt altına injeksiyonla verilirse
insülin etki gösterebilir. Günümüzde kalem, pompa ve çok
ince iğnesi olan şırıngalarla insülin tedavisi çok
rahatlıkla uygulanabilmektedir. Tip 1 diyabet genellikle 35
yaş altında başlar.
Tip 2
(Diabetes Mellitus):
Pankreastan kana yeterince
insülin salgılanamaması veya üretilen insülinin vücutta
yeterince etki gösterememesi ile ortaya çıkar. En sık
görülen diyabet (şeker hastalığı) tipidir. Genç insanlarda
da görülebilmesine rağmen genellikle 35-40 yaşından sonra
ortaya çıkar. Tedavisi genellikle beslenme alışkanlıklarının
düzeltilmesi, şişman hastalarda kilo verilmesinin
sağlanması, düzenli egzersiz ve ağızdan alınan insülin
salgılanması ve şekerin kullanımını düzenleyen ilaçlarla
tedavi edilir. Ancak ilerleyen zaman içinde bu hastalığın
tedavisi için de insülin kullanılması gerekebilir.
Bunların yanı sıra hamilelik
sırasında ortaya çıkan gestasyonel diyabet ve bazı
hastalıklara, ilaç kullanımına bağlı ortaya çıkan diyabet
listeye ilave edilebilir.
|